2009 ve 2010 sezonlarında surların güneydoğusunda yer alan ve baktığı yöne ithafen
Kapadokya Kapısı olarak anılan kapı yapısında belgeleme, koruma, sağlamlaştırma,
güzelleştirme ve ziyaretçilerin güvenliğini sağlama amaçlı düzenleme çalışmaları
yürütülmüştür (Şekil 126 ve 127). 2009 yılında belgelemeye yönelik arazi çalışmaları
tamamlanmış ve rölöve projesi 2010 yılı başında ilgili Sivas Kültür ve Tabiat Varlıkları
Koruma Bölge Kurulu’na sunulmuştur.
Aynı dönemde kapının dış yüzünün güneydoğu köşesi için bir kısmi sağlamlaştırma
projesi de hazırlanmıştır (Şekil 128). Projeler, Kerkenes kazı ekibi adına mimari belgeleme,
koruma ve onarım işlerini yürüten Dr. Nilüfer Baturayoğlu Yöney (İTÜ Mimarlık Fakültesi)
danışmanlığında, müellif Rekare Restorasyon Mimarlık İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. (İstanbul)
tarafından hazırlanmıştır. Projeye Doç. Dr. Ahmet Türer (ODTÜ İnşaat Mühendisliği
Bölümü) strüktürel danışmanlık yapmıştır. Projelerin ilgili bölge kurulu tarafından 19 Mayıs
2010 tarihinde onaylanmasını takiben, 9 Eylül – 9 Ekim 2010 tarihleri arasında uygulama
yapılmıştır. Uygulama çalışmalarını Erken Kambek (Y. Mimar, Koruma Uzmanı) yüklenmiş
ve beş kişilik bir taş ustası ekibiyle yürütmüştür. Denetimini Kerkenes Projesi adına danışman
Dr. Nilüfer Baturayoğlu Yöney yapmıştır. Bu çalışmalar için ABD Büyükelçiliği Fonu maddi
kaynak sağlamıştır. Çalışmalara ayrıca, Sorgun Kaymakamlığı ve Sorgun Belediyesi, dolgu
amacıyla kullanılan moloz taşlar ile duvar örgüsünde kullanılan büyük yapı taşlarının taşınıp
yerleştirilecekleri seviyeye kaldırılmaları için kullanılan kazıcı-kepçe aracını hizmetimize
sunarak destek vermişlerdir.
Kapı Yapısı
Kapı yapısının batı kanadında yer alan Güney ve Batı Kuleleri ile bunları birleştiren
geçit yan duvarı ve doğu kanadında yer alan Kuzey, Doğu ve Orta Kuleler ile bunları
birleştiren duvarlar iki ayrı bütünleşik yapı olarak inşa edilmiştir. Her iki yanda surlar kapı
yapısına yaslanmaktadır. Kapı, kule ve pekitme ayaklarının ön yüzünü kaplayan eğimli taş
kaplı yüzeyler (glacis) ise bu kapı gibi ayrı yapılar ile surlar, kuleler ve pekitme ayaklarını
sürekli tek bir parça halinde sarmaktadır.
Tüm beden duvarları düşeydir ve örgü sıraları arasında basamaklanma ya da geriye
çekme izlenmemektedir. Duvarlar inşa edilirken önce duvar yüzleri yapılmış ve daha sonra iç
kısımları moloz ile doldurulmuştur. Köşeler için büyük ve dikdörtgenler prizmasına yakın
biçimli taşlar seçilmiş; ancak eğimli taş kaplı yüzeylere (glacis) nazaran duvar yüzleri daha
kaba örülmüştür. Duvar yüzlerinde kullanılan taşların boyutları farklılık göstermektedir. Avlu
girintilerindeki duvar örgülerinde, ancak omuz hizası yüksekliğinden daha alt seviyede çok
büyük taşlar kullanılmıştır. Duvar yüzlerinde kullanılan taşlar fazla biçimlendirilmediği halde,
olabildiğince dar derzler bırakılarak yerleştirilmiş ve görece geniş boşluklar, daha ufak
taşlarla doldurulmuştur.
Ahşap hatıllar duvar yüzeyinden birkaç santimetre içeriye yatay olarak yerleştirilmiş ve
gizlenmiştir. Bunları terazilemek, sıkıştırmak ve gizlemek için yine çakıl ile yumruk
büyüklüğü arasında ufak taşlardan ve bağlayıcı olarak çamurdan yararlanılmıştır. Henüz
duvar dolgusunun içinde dikey ya da çapraz hatıl izine rastlanmamıştır. Aşağı yukarı 25 cm
kalınlığında olduğu tahmin edilen hatıllar, geçit ve avlu yan duvarlarındaki hatıllar yaklaşık
birer metre düşey aralıkla yerleştirilmiştir. Avlu yan nişlerindeki hatıllar terazisinde değildir;
zeminin eğimine paraleldir.
Güçlendirme ve Restorasyon Çalışmaları
Yapıda, kuru (harçsız) moloz taş örgü tekniği kullanılmış olmasından kaynaklanan
strüktürel sorunlar öne çıkmaktadır. Yapının kazılarak ortaya çıkarılan bölümlerinin, yağmur,
sel ve rüzgâr gibi doğal koşulların etkisiyle kısmen yıkılmasını engellemek ve ziyaretçilerin
güvenliğini sağlamak üzere sağlamlaştırılması uygun görülmüştür. Bu amaçla öncelikle
yapının güneydoğu köşesinde yer alan Doğu Kulesinin dış yüzünde çalışmalara başlanmıştır.
Bu alanda beden duvarı ve eğimli taş kaplı yüzey (glacis), bu yüzeyin üst seviyesine kadar
tamamlanmıştır. Mevcut özgün glacis aşağıya doğru kaymış bölümleri sökülerek arkası
sağlamlaştırıldıktan sonra yeniden aynı biçimde dizilmiştir. Bu yüzeylerin, tamamlandığında
ağırlığıyla payanda işlevi görerek beden duvarının stabilitesini destekleyeceği öngörülmüştür.
Ayrıca, özgün konumundan hareket etmemiş olduğu varsayılan glacis taşlarının derz aralıkları
kontrol edilmiş ve bu aralıklar, gerekli yerlerde yüzeylerin stabilitesini sağlamak için özgün
duvar dokusuna uygun olarak daha küçük taşlarla sıkıştırılarak tamamlanmıştır.
Beden duvarı, glacis ve bunların arkasındaki moloz dolgu da taş sıraları tamamlandıkça
doldurularak sıkıştırılmıştır. Beden duvarının üstü, glacis bitiş seviyesi hizasında düzeltilmiş;
böylece daha yüksek bir kota kadar, mevcut olan iç duvar yüzeyleri ve arkasındaki gevşek
moloz dolgunun güneye doğru kayması önlenmiştir. Ayrıca bu bölümdeki kule, beden
duvarının, glacis bitiş kotu üzerinde iki sıra (30-50cm) kadar yükseltilmiş ve iç yüzü içeriye
doğru şevlenerek bitirilmiştir. Böylece ziyaretçilerin dış zemin kotundan yak. 6m yükselen
duvar ve glacis ön yüzüne fazla yaklaşmaları ve glacis üst sırasını oluşturan taşların aşağıya
doğru itilmesi engellenmiştir.
Ayrıca, Doğu Surunun önündeki moloz döküntüleri temizlenmiş ve bu alanda mevcut
özgün glacis yüzeyine kalıntılar ortaya çıkarılarak belgelenmiştir. Glacis ve beden duvarı
yukarıdakine benzer biçimde, ancak daha düşük bir seviyeye kadar tamamlanarak
sağlamlaştırılmıştır. Buradaki temizlik çalışmasının tamamlanması ve 2009 yılında içeride
çalışmalar devam ederken yapının dış tarafına geçişi kolaylaştırmak için hazırlanan moloz
rampanın kaldırılması, Doğu Suru üzerinden hayvan ve yaya geçişini ve bundan kaynaklanan
erozyonu engelleyecektir.
Tüm sağlamlaştırma ve tamamlamalarda, kazı çalışmaları sırasında çıkarılan moloz
taşlar ile daha önceki temizlik çalışmalarında ayıklanan glacis ve beden duvarı yüzey taşları
kullanılmıştır. Duvar ve glacis yüzleri için taşların zaman zaman kabaca biçimlendirilmesi
ve/veya kesilmesi gerekmiştir. Tamamlanan glacis yüzeyinde çok daha ufak boyda taşlar
kullanılması, bu bölümün görsel olarak ayırt edilmesini sağlamaktadır
Nilüfer Baturayoğlu Yöney
|