web design by Alper Dincer
  K Ana Sayfa  
Sayfa 8
  
   
 
 


SONUÇLAR

Pratik açıdan, Kerkenes Dağ üzerinde yeralan Demir Çağı şehrinin detaylı jeomanyetik haritası tamamlanmak üzeredir. Farklı jeofiziksel yöntemlerle yapılan denemeler seçilecek alanlarda yapılacak ek yüzey araştırmalarının daha kolay anlaşılır sonuçlar verebileceğini göstermiştir. Elde edilen görüntülerin analiz ve yorumlanması arazi sonrası çalışmaları kapsamında devam etmekte ve bu çalışmalar yeni bulgularla birlikte bunlara bağlı yeni soruları da ortaya koymaktadır.
Teorik düzeyde kent dinamiklerinin anlaşılması yönündeki çalışmalar da, yeni veriler ortaya çıktıkça gelişmekte ve mevcut ögelerin daha iyi anlaşılması mümkün olmaktadır. 2001 yılı çalışmalarının bu kapsamda taşıdığı özel önem belki de, Heredot'un Pteria adını verdiği bu olağanüstü, yeni kurulmuş Med imparatorluk şehrinin, doğudan gelen bu büyük gücün getirdiği bir takım ögelerle birlikte aynı zamanda Anadolu'ya özgü bir geri planı yansıtan kültürel niteliklere de sahip olduğunun yavaş yavaş anlaşılmasıdır. İran'a özgü nitelikler arasında, 'Saray Yapı Grubu' ile birlikte yine Kerkenes'de yeralan ve elit nüfusa ait olduğu düşünülen diğer bir takım yapı adalarında örneklerine rastlanan büyük dikmeli oda ya da salonlar sayılabilir. Diğer yandan, başka Anadolu örnekleriyle paralellik gösteren şehir planlaması ve savunma mimarisi kavramları da bulunmaktadır. Benzer örnekler arasında, Göllü Dağ üzerinde yer alan yüksek yerleşimin planlanması, Hattuşa'da dış duvarlara yaslanan taş kaplı eğimli yüzeyler (glacis) ve Kerkenes ile çağdaş olan Sardis'deki büyük şehir savunma sisteminin yapısal nitelikleri anılabilir. Artık Kerkenes'de, belki de bu sağlam ve etkileyici şehrin kuruluşuna dek uzanan kentsel ve mimari kavramların yoğun birikimi izlenebilmektedir. Diğer yandan, şehrin Krezüs tarafından M. Ö. 547 yılı dolaylarında vahşice yokedilişinden önce, az sayıda da olsa batı Anadolu'ya özgü yapının, yani megaronların inşa edilerek şehrin bir parçası haline geldiği anlaşılmaktadır. Toprak kaplar üzerine çizilen alfabetik ya da alfabe benzeri işaretlerin varlığı ise, şehirde yaşayan sosyal sınıflardan bazılarının kullandığı Anadolu'ya özgü bir dile işaret ediyor olabilir.
Kerkenes'in artık yabancı (İranlı) bir yönetici sınıfının egemenliğinde olan bir şehir yerine Anadolu'ya özgü kültürel bileşikleri içeren bir şehir olarak görülmesi yönünde bir yaklaşım söz konusu olmakla birlikte, belirlenebilen bu tür yerel bileşikler büyük ihtimalle yabancı bir yönetimin etkinliğine karşın ancak çekinik kalmış olmalıdırlar. Şehirde hiç bir zaman iç surlar gibi fiziksel iç bölmeler inşa edilmemiştir. Şehir kapılarının sayısının yedi gibi düşük bir sayı ile sınırlandırılmış olmasına ve uzun batı duvarında yalnızca bir tek kapı bulunmasına rağmen, uzunluğu yedi kilometreyi bulan surlarının hiç bir yerinde delik açılmamıştır. Şehir yabancı bir kuvvet tarafından kurulmuş ve idare edilmiş gibi görünmektedir. Bir yandan surların içinde yaşayanlardan korkulmadığı anlaşılmakta, diğer yandan da surlar dışında kalan ülkenin güvenli olduğuna dair pek az kanıt bulunmaktadır. 2000 yılında elde edilen sonuçlara dayanılarak önerildiği gibi, ilk "kale şehir" kavramından idare başkenti niteliklerini taşıyan bir şehre doğru geçmek için yeterli kanıt mevcut ve yazılı işaretler ve mimari biçimler temel alınarak, yavaş yavaş gerçekleşen bir "Anadolulaşma"dan bahsetmek doğru olsa bile, bu türden bir fikir değişikliği şehrin yabancı bir elit zümrenin kulları olan halkları idare ettiği temel ilk görüşü değiştirmeyecektir.
Bu durumda Kerkenes'de devam eden araştırmalar, yabancı bir imparatorluk gücünün fetih ve idaresini izleyen kültürel iletişim, dağılım ve asimilasyon süreçlerini detaylı olarak ve farklı düzeylerde incelemek için benzersiz bir fırsat sunmaktadır. Bütün bu gelişmeler içinden Klasik Helenizm ile Akamenid Emperyalizm'inin ortaya çıkacağı medeniyet oluşumunun önemli oluşturucu döneminde meydana gelmiştir.


 
 
    K Ana Sayfa
  
<<  
Sayfa 8