Contents

ŞEHİR SURLARI İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR

Şehir surları, tüm pekitme ayaklan, kuleleri ve kapıları ile birlikte (Şekil 1) bir elektronik teodolit (total station) yardımıyla ölçülmüştür. Duvar hatları, ya da daha doğrusu duvar döküntüsünün sınırları, daha önce MNG Inc. tarafından bir stereografik hava fotoğrafı çiftinden çizilmiş ve bazı detaylar alçaktan çekilmiş balon fotoğraflarından dijitize edilerek tamamlanmıştı. Fakat bu harita arazide kontrol edilip yazılı tanımlar hazırlanırken, duvarın kendi döküntülerinin, kule ve pekitme ayaklarının köşeleri gibi pek çok ayrıntıyı anlaşılmaz hale getirdiği ve bir kısmım da tamamen örttüğü görülmüştür. Bu sezon yapılan yüzey araştırması ve belgeleme, bilgisayar destekli tasarım (CAD) yardımıyla daha ayrıntılı bir çizimin oluşturulmasını sağlamıştır. Bu çizimin 1997 yılında arazide kontrol edilmesi gerekmektedir.

1996 yılı yüzey araştırması aşağıdaki sonuçları ortaya çıkarmıştır:

  1. Kulelerin büyük bir kısmı oldukça ensiz ve duvardan dışarı doğru çıkıntılıdır (örneğin, bakınız Şekil 1'de duvarın kuzeybatı kısmında görülen kuleler). Bunların ölçüleri belirli bir oran veya standarta uygun olmadığı gibi ve standart bir ölçü birimi de saptanamamıştır. Kulelerin pek çoğunda görülen bu dar dikdörtgen biçim, üzerine inşa edildikleri anakayaların yüzeydeki dar çıkıntılarının oluşturduğu topografyayı yansıtmaktadır.
  2. Pekitme ayağı sayısının daha önceleri düşünüldüğünden çok daha fazla olduğu ve bunların bir kısmının tamamen duvar döküntülerinin altında bulundukları anlaşılmıştır. Bunlar, duvarın dışında kalan arazinin bir saldırıya olanak tanıyacak bir biçimde şekillenmiş olduğu noktalarda inşa edilmiş gibi görünmekte ve bu nedenle de, yerlerinin duvarın dış yüzünü desteklemek amaçlı strüktürel gereksinimlerle değil savunma gereksinimleriyle belirlenmiş olduğu düşünülebilir.
  3. Duvarın yön değiştirdiği noktalarda iç kısımdan duvar üstüne ulaşılmasını sağlamak üzere yapılmış yaklaşık 0.80 m genişliğinde rampa veya merdivenler bulunduğu anlaşılmıştır.
  4. Savunma sisteminin bugünkü görünümünün nedeni, sur duvar ve kapıları üzerine veya yanına daha sonraki dönemlerde inşa edilmiş olan tümülüsler ile yeni çoban barınakları, korunakları ve ağıllardır. Çobanlarca duvarlar üzerinde yapılan bu geleneksel yapılar halen devam etmekte olup bunlar bir seri fotoğraf ile belgelenmiştir.

Şehrin yedi sur kapısından beşi detaylı biçimde incelenmiştir. Bunlar "Kapadokya Kapısı", "Doğu Kapısı", "Kuzeybatı Kapısı", "Su Kapısı" ve "Göz Baba Kapısf'dır. Balon fotoğrafları, elektronik teodolit ile yapılan topoğrafık ölçümler ve ölçekli eskizler yardımıyla detaylı planlar hazırlanmıştır. Şu anda rekonstrüksyonlarının çizilmesi için çalışılmaktadır. Yapım yöntemi ve safhaları ile mimarinin daha önce düşünüldüğünden daha karmaşık ve gelişmiş olduğu anlaşılmıştır. Kapadokya Kapısının, duvar hattı daha önceden belirlenmiş ve işaretlenmiş olmakla birlikte, kapıya iki yandan dayanan gövde duvarlarından daha önce inşa edilmiş olduğu kesin olarak saptanmıştır.

Daha önce Kekenes Dağındaki şehrin Pteria olarak tanımlanması gerektiği ve Med İmparatorluğunun yeni topraklarım kontrol ve idare etmek için kurulmuş bir Med şehri olduğu savı öne sürülmüştü. Şehir surlarının iddialı tasarımı bir yandan oldukça gelişmiş bir şehir savunma sistemi anlayışı sergilerken, diğer yandan da mimari proje ve inşa yöntemlerinin seçilen yer ve mevcut malzemeye uyarlanabilirliğindeki güven ve yaratıcılığı da gözler önüne sermektedir. Anadolu'da M.Ö. 6. yüzyıla ait karşılaştırılabilir şehir surları hakkında pek az bilgi olmakla birlikte, rakip imparatorluğun başkenti Sardis'te yapılan araştırmalarda oldukça önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. İran'daki durum daha iyi olmamakla birlikte Hamadan'da başlatılan yeni çalışmalar ilginç sonuçlara gebe gibi görünmektedir. Yakın Doğudaki en önemli güç olan Babil, Asur'un yenilmesinde Medlerle işbirliği etmiş, Medlerle Lidyalılar arasında anlaşma sağlanması için arabuluculuk yapmış ve Med ve diğer savaşçı güçlere karşı Mezopotomya'da oldukça büyük bir duvar inşa etmişti. Burada ortaya çıkan soru, Kerkenes'deki askeri mimarların İran, Mezopotamya, Anadolu ve Ege şehir suru geleneklerinden hangisine ait oldukları ve hangilerinden etkilendiklerinin belirlenebilmesidir. Aynı derecede önem taşıyan bir başka soru ise, Kerkenes'deki savunma sistemi tasarımının, daha sonraki Pers ve Yunan geleneklerinin gelişimini nasıl etkilediğidir. Bu soruların hiçbiri henüz kesin olarak yanıtlanamamıştır. Med bilinçaltında Nineveh surlarının yüceliği ve rakipsiz boyutları kuşkusuz yer etmiş olsa da, Mezopotomya etkisi asgari olarak nitelendirilerek göz ardı edilebilir. Etkinin Lidya veya Doğu Yunan dünyası kaynaklı ve Medlere kendi gelenekleriyle kaynaştırdıkları batı kavramları getirmiş olması mümkündür. Fakat Kerkenes'deki plan batıya tamamen yabancı temel niteliklere sahiptir ki, bunlar en azından M.Ö. 5. yüzyıla ait örneklerden bilinebildiği kadarıyla, Yunan dünyasındaki şehir suru idealleriyle çatışmaktadır. Bunlar arasında en çok dikkat çekenler, bir akropolün yokluğu ve şehrin iç kısmını bölen hiçbir duvarın bulunmamasıdır. Kerkenes surları ve savunma sisteminin benzersizliği ortaya çıktıkça, daha ilerkî gelişmeler üzerindeki etkilerinin belirsizliği de artmaktadır.

Contents