İçerik

 

KİREMİTLİK'TE YERALAN BİZANS KÖYÜ

Kiremitlik, yani kiremit parçalarının bulunduğu alan, Kerkenes Dağ'daki Demir Çağı şehrinin en güneyinde yer almaktadır; burası aynı zamanda şehrin en yüksek kısmıdır (1:25,000 ölçekli haritaya göre denizden yaklaşık 1.472 metre yükseklikte). Bu alan düzlüğün güney ve güneybatısına hakimdir. Daha yakın tarihlerdeki arazi kullanımına ve eski kalıntılara dayanarak, burada bizi ilgilendiren Geç Roma ve Bizans dönemlerinde bu küçük yerleşkede oturanların eski şehrin bir kısmını ve dışındaki alanları meyva bahçesi ve bağ olarak ve koyun, sığır ve at otlatmak amacıyla kullandıklarını söyleyebiliriz. Çevrede yeralan bazı tarla sınırları ve hayvan barınakları, özellikle de Kiremitlik'in alt tarafında yeralan doğuya bakan yamaçlarda ve eski şehir surunun iç kısmında bulunanlar yerleşimle aynı döneme tarihlenmektedir. Yerleşim büyük olasılıkla mevsimlik olmalıdır çünkü bu yükseklikte ve bu kadar araziye açık bir konumda kışlar uzun ve oldukça soğuk geçmektedir. Kiremitlik'te yeralan geç dönem yerleşkeleri Demir Çağı şehir surunun üstünü örtmektedir.

Araştırma Tarihçesi

1927 yılında Erich Schmidt Kerkenes Dağında yeralan ve alandaki yerleşmelerin sırasını incelemeyi amaçlıyan 14 açmasından ikisini Kiremitlik'te kazdı (Schmidt 1928: sit l ve 2, ve diğer yazılarda). Bu açmalar sitin bu bölgesindeki en eski yerleşim izini bulmayı ve şehir surunun tarihini kesinleştirmeyi amaçlayordu. 1993 yılında bir helyum balonu (blimp) kullanılarak bu alan fotoğraftandı. Bu raporun temelini bu fotoğraflar ile yüzey incelemeleri ve ölçümleri oluşturmaktadır.

Yerleşme Dönemleri

Yerleşme dönemleri ve sıralaması Schmidt tarafından tanımlanmıştır ve bu raporun yazarları yüzeyde bugün görülen çok sayıda keramik parçasıyla da desteklenen, Schmidt'in yerleşkenin Hellenistik Dönemden (ya da Schmidt'in "Yunan" döneminden) başlayıp erken Bizans Dönemine kadar sürdüğü düşüncesini irdeleme gereği görmemişlerdir. Erken şehir surunun M.Ö. ilk binyılın ortalarında inşa edilmiş olduğu açıktır. Yerleşme Geç Hellenistik Dönemden terkedilişe kadar sürekli olmayabilir; detaylı bir yerleşme dönemleri sıralaması ancak ilerde yapılacak kazılarla anlaşılabilir. Yerleşme dönemleri kaledekilerle aşağı yukarı aynı olmakla birlikte iki yerleşke arasındaki benzerlikler henüz tam olarak netleşmemiştir. Bu alan eski dönemlerde de bugün olduğu gibi mevsimlik otlak olarak kullanılmıştır, ve hem hayvanlar hem de çobanlar için inşa edilmiş olan barınaklar Demir Çağı şehrinin diğer kısımlarında olduğu gibi bu alanda da daha bütüncül olan erken dönem kalıntılarını örtmektedir.

Konum

Sit güney ve güneybatıya hakim bir konumdadır, ve burada oturanlara bu yönden gelebilecek tehlikeleri (Kapadokya düzlüğünden gelen Arap istilacılar, vs.) önceden görme fırsatı vereceği gibi diğer bölgelere oranla daha izole edilmiş olan kunumu da ek koruma olanakları sağlayacaktır. Bu yer içerdiği değişik doğal kaynaklarla (otlaklar, bahçeler ve büyük ihtimalle saman üretimini içeren) mevsimlik yerleşim için oldukça iyi seçilmiştir. Eski sitin en yüksek ve araziye en açık kısmında olması nedeniyle yazın neredeyse hergün esen şiddetli rüzgarlardan etkilenmektedir. Bugün suları bol omasa da, kaynaklarda ve kuyularda su hala mevcuttur. Kerkenes Dağ'ın tamamını oluşturan granit ana kayaç Kiremitlik'te bulunan en yüksek noktada bugünkü toprak yüzeyinden dışarı çıkmakta ve sitin pek çok ani ve büyük yüzey hareketleri içeren topografyasının daha alttaki jeolojik tabakaları doğrudan yansıttığını kanıtlamaktadır.

Amaçlar ve Yöntemler

Kerkenes Dağ projesinin bu bölümünün amacı Kiremitlik'te yüzeyde yer alan kalıntıların belgelenmesi ve tammlanmasıdır. Çalışma, neredeyse tamamı görülebilen ve Kuzey Kapadokya'da yeralan küçük ve büyük ihtimalle mevsimlik bir Erken Bizans Dönemi yerleşimini incelemek için mükemmel bir olanak sunan son Bizans yerleşiminde odaklanmaktadır. Fotoğrafların ve yüzey incelemeleri sitin, köşeli bir yerleşi nazaran daha düzensiz fakat genel bir bütünlük ve benzerlik gösteren yapı gruplarına doğru değişimini bir parça da olsa anlamak olanağım sağlamıştır. Ne kesin tarihlemeler ne de bu değişim sürecinin aldığı süre yüzey kalıntılarıyla belgelenememektedir; yine de yüzeyde yaygın olarak rastlanan keramikler Erken Bizans'tan sonraki dönemlere ait değillerdir. Helyum balonu (blimp) ile çekilen fotoğraflar üstüste binmiş ve artık okunamayan kalıntılar göstermektedir.

Çizim yerleşkenin son dönemini gösteren bir yorumdur. Fotoğrafik deformasyonunun düzeltilmesi için çalışılmamıştır çünkü arazideki yüzey incelemeleri ve çizimde tahmine dayalı olarak konumu belirlenen duvarların varlığı, bu tür düzeltmelerin sonuç çiziminde sahte bir kesinlik ve güvenilirlik yaratacağı endişesini getirmiştir.

Tanım

Sit her iki yüzünü de kullanmakla ve yer yer görünür bırakmakla birlikte, Demir Çağı sur duvarını büyük ölçüde örtmekte ve tanımsız hale getirmektedir (Şekil 17). Yüzeydeki keramik parçalarının dağılımına bakılırsa Hellenistik Dönem yerleşkesi şehir surlarının dışına taşmaktadır. Daha kesin bir bilgi ise Bizans yerleşkesinin batı ve güney kısımlarda açıkça görüldüğü gibi bir savunma sistemi olmadan kullanıldığıdır. Yüzeyde görülebilen iki tür yapı planı vardır; Erken Bizans dönemine tarihlenen düzenli köşeli yapı grupları (Şekil 17'de içi doldurulmuş duvarlar) ve daha sonraki dönemlmere ait ve daha önceki yapıları düzelterek elde edilmiş yuvarlak şekilli yapılar (Şekil 17'de içi taranmış duvarlar). Site güneyden yaklaşan ve Schmidt'in gözlemlerine göre eskiden kaplanmış olduğu düşünülen bir yol bulunmaktadır. Kuzeydoğuda ve kuzeyde bugün hale kullanılan başka patikalar da vardır. Batıya, Gözbaba'ya doğru giden ve güneydeki düzlükte ve kuzey yamaçlarında çatallanan ve duvarları yer yer yardığı açıkça görülen başka bir patika ise göreceli olarak daha yeni ve bugün hala kullanılan bir hayvan yoludur.

Schmidt'in Sit 2'sinde hala görülen kalıntılardan ve yayınlamış olduğu tanımlardan anlaşıldığı üzere erken Bizans Dönemine (Schmidt'e göre Roma Dönemine) ait yapılar, bugün aşağıdaki düzlükte bulunan köylerde yeralan pek çok yakın tarihli yapı gibi, tamamen taştan inşa edilmiş, ve kiremit kalıntısına rastlanmadığına göre, ahşap ve toprak çatılarla örtülmüş olmalıdırlar. Kerkenes Dağ'da yapı taşlarının kolay bulunabilirliği, şilt ve kil yokluğu, ve aşağı düzlüklerdeki toprağın kumlu olması taşın neden kerpice tercih edildiğini açıklamaktadır. İzlenebilen tüm yapılar kuru örgü tekniğiyle inşa edilmişlerdir; bu Kale'de yeralan surduvarlarmın kireç harçlı ve moloz taştan örgüsüyle çelişmektedir. Yakın çevrede kalker kayacına rastlanmadığı için harç kullanılmamış olması şaşırtıcı değildir fakat bu üst örtülerinin tonoz olamayacağı anlamına gelmektedir. Tüm taşlar yerel granittir; sitte kesme taşa rastlanmamaktadır. Yine de duvarlar iyi ve düzenli bir biçimde inşa edilmiş, yüzey taşları dikkatlice ve birbirine geçecek şekilde yanyana getirilmiştir; bu özen yakın çevrede yeralan, daha yeni ve geçici korunakların yapımlarıyla çelişmektedir. Genelde duvarlar düzenlenmiş iki yüz ve aradaki boşlukları dolduran taşlardan oluşturulmuşlardır. Kalınlıkları da genelde benzerlik göstermekte ve 0.80 metre civarında bulunmaktadır. Yapılar gruplara ayrılmıştır. Bugün izlenebilen durum uzun süreli bir yerleşkenin aldığı son hali göstermektedir; bu süreç içinde sit genişlemiş ve çeşitli değişiklik ve düzenlemelere uğramıştır. Bu büyüme ve değişiklikler, genel olarak, okunamaz haldedir.

Conclusions

Kiremitlik'te yeralan Erken Bizans siti, büyük ihtimalle ilkbahar ve yaz aylarında mevsimlik olarak oturulan ve ana yerleşkesi güneyde düzlükte bulunan bir köydür. Savunma sistemi yoktur. Son şekli bir Geç Roma veya Bizans köyünün düzenlenmiş halini yansıtmaktadır. Daha eski, Roma ve Hellenistik Dönemlere ait yerleşimlerin kalıntıları ayrıştırılamamaktadır. Tek katlı yapılar tamamen kuru taş örgü tekniğiyle inşa edilmiş olup geleneksel ahşap ve toprak damlarla örtülmüşlerdir. Planlar, avlular veya açık alanlar etrafında yeralan oda gruplarıyla tanımlanabilen bir düzene sahiptirler. Ekonomi, büyük ihtimalle hayvan otlatmaya ve biraz da bağcılık ve meyvacılık ile aşağıdaki düzlükte yeralan tarlalarda tahıl üretimine dayanmaktaydı. Sitte seramik üretimine ait kanıtlar da bulunmaktadır. Sit küçük olduğu halde, astarlı kırmızı seramik ve cam buluntuların nitelikleri ve sayısı, varoluş gerekliliğinden çok, bir zenginliğe işaret etmektedir.

İçerik
 














 

 

Şekil 17